vendredi, novembre 6

fenomenden bağımsız olarak, sadece DCfC için

".. meet me on your best behavior, meet me at your worst for there will be no stone unturned
or bubble left to burst.."

mardi, novembre 3

"İlk çekingenlikler ne kadar tatlıdır. Oysa insan, bu beceriksizlikleri bir an önce yenmeye çalışır. Bütün gücüyle büyüyü bozmak, buzları kırmak için uğraşır. Birlikte yapılan her yeni hareket de, istenmediği halde bu büyüyü geri getirir: insana yeni bir fırsat verir. T. de, bu sefer acele etmedi. Yemek seçmekteki kararsızlıkların, tabaklara uzanmaktaki çekimserliğin, her duruma uygun söz bulma güçsüzlüğünün ayrı ayrı tadına vardı. Kendini bıraktı: uzun sessizlikleri bozmak için çaba göstermedi. Gözlerini A.'nın bakışlarından kaçırmadı. Dalgaların üstünde oynaşan güneş ışınlarına daldığı zaman söylenen sözleri duymadığı için üzülmedi. Zamanı unuttu: oraya gelmeden başından neler geçtiğini, ayrıldığı zaman neler geleceğini hiç düşünmedi. S.'den bahsetmek istediği sırada da, acaba şimdi konuşmasam daha mı iyi olur diye bir endişeye kapılmadı."

lundi, novembre 2

Beckett.

« C’est tuant, les souvenirs. Alors il ne faut pas penser à certaines choses, à celles qui vous tiennent à cœur, ou plutôt il faut y penser, car à ne pas y penser on risque de les retrouver, dans sa mémoire, petit à petit. C’est-à-dire qu’il faut y penser pendant un moment, un bon moment, tous les jours et plusieurs fois par jour, jusqu’à ce que la boue les recouvre, d’une couche infranchissable. C’est un ordre. »

jeudi, septembre 24

pelin ütü yapıyor

istanbul ve okul ve grip ve yeniden bavul hazırlama.
of!
günün şarkısı: your bruise.

mardi, septembre 8

pöf

kapalı havalardan nefret ettiğimi bana hatırlattığın için teşekkürler eylül.

vendredi, septembre 4

kod her-ne-renkse

Grip. Başlangıcı? Pike, ıhlamur, ateşimsi, vitamin, ilaç, ıhlamur, ter, su, süt, sümük, peçete, ter, su, kumanda, Wired, şarj, manuel, sıkıntı, blog.

mercredi, septembre 2

making me

glorious!
eğer şu ölümlü dünyada benim payıma düşen sihir bu şarkıysa, ben razıyım.
andreas, keşke biraz daha azmedeydin!

lundi, août 31

eve döndüm.

quand je serai gris, quand tu seras blonde. pelin!

dimanche, juillet 26

Schadenfreude- empatinin en saf hali!

dimanche, juin 28

ISS

dünya büyüleyici bir yer.
ya da reglim diye daha bi' duygusalım.

http://www.boston.com/bigpicture/2009/06/recent_scenes_from_the_iss.html

mardi, juin 23

yaz günleri

you don't have fever, you don't have fever..

blackpool'a gitmek istiyorum! bir egeli olarak köklerime ihanet ettiğim lütfen sanılmasın, hayır, son derece kişisel, yüzmekten uzak hayallerim var.
yazın büyük görevlerinden mp3 düzenlemeye giriştim. the godfather ve ben bakalım nasıl bir ikili olacağız? portfolyomsu projem ise erkmen'in tekneye gidişi ve kadir'in CSS imdatıma henüz yetişmemesi sebebiyle askıda. zaten scanner almam lazım.
yeni bir ev fikri kafamda birden somutlaşınca çok heyecanlandım. hayalkırıklığı istemiyorum. dekorasyonla kafayı bozmak da, zira. "too old for taped posters?"
bu da böyle bir giriş olsun öyleyse.

vendredi, juin 19

is kenneth hot or what?

lundi, juin 15

fischerspooner, özellikle spooner

konseri yazmam LAZIM, uçup gitmesin bu da!
amma hava çok güzel, finaller bitmiş, ilk amele yanığımı bile olmuşum- demek ki güneşte o kadar dolanacak halim, vaktim olmuş-
yerler interneti!

mercredi, juin 10

acceptance.

every day you must say;
"so, how do i feel about my life?"

how dearly i’d love to get carried away.

every day you must say;
"oh, how do i feel about the past?"

every day you must say;
"oh, how do i feel about my shoes?"

mardi, juin 9

redneckking

it's so hard to be a robot all the time!

true blood OST'si beni orta üçe geri götürdü, müteşekkirim!

dimanche, juin 7

guillermo

"Hollywood thinks art is like Latin in the Middle Ages—only a few should know it, only a few should speak it."

http://www.wired.com/entertainment/hollywood/magazine/17-06/mf_deltoro?currentPage=2

samedi, juin 6

time warp

9:39 Simon VozickLevinson: BUT WHAT IF THE POPCORN TROPHY IS A PORTKEY??

http://popwatch.ew.com/popwatch/2009/05/mtv-movie-award.html?xid=rss-feed-todayslatest-MTV+Movie+Awards%3A+Live+blog+now!

mercredi, juin 3

h2g2, again

"The man who invented the Total Perspective Vortex did so basically in order to annoy his wife.
Trin Tragula -for that was his name- was a dreamer, a thinker, a speculative philosopher or, as his wife would have it, an idiot.
And she'd nag him incessantly about the utterly inordinate amount of time he spent staring out into space, or mulling over the mechanics of safety pins, or doing spectrographic analyses of pieces of fairy cake.
'Have some sense of proportion!', she would say, sometimes as often as thirty-eight times in a single day.
And so he built the Total Perspective Vortex- just to show her.
And into one end he plugged the whole of reality as extrapolated from a piece of fairy cake, and into the other end he plugged his wife: so that when he turned it on she saw in one instant the whole infinity of creation and herself in relation to it.
To Thin Trigula's horror, the shock completely annihilated her brain; but to his satisfaction he realised that he had proved conclusively that if life is going to exist in a Universe of this size, then the one thing it can not afford to have is a sense of proportion."

p. 252, hangi basım not almamışım.

dimanche, mai 31

somebody

i've been roaming around always looking down at all i see.
painted faces fill the places i can't reach.
countless lovers undercover of the street.
off in the night while you live it up i'm off to sleep,
waging wars to shape the poet and the beat.

samedi, mai 30

viva hate!

viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate! viva hate!

vendredi, mai 29

"Galip, uykunun en güzel yanının insanın olduğu kişiyle bir gün yerine geçeceğine inanmak istediği kişi arasındaki gözyaşartıcı uzaklığın unutulması kadar, duyduklarıyla hiç duymadıklarını, gördükleriyle hiç görmediklerini ve bildikleriyle hiç bilmediklerini huzurla birbirine karıştırabilmesi olduğunu bir kere daha anladı."

word of the day

sybarite

lundi, mai 25

Frank Lloyd Wright - "TV is chewing gum for the eyes." Web Clip <>

while the empires burn down

there's a devil crawling along your floor
with a trembling heart, he's coming through your door
with his straining sex in his jumping paw
there's a devil crawling along your floor
and he's old and he's stupid and he's hungry and he's sore and he's lame and he's blind and he's
dirty and he's poor
give him more
give him more
give him more
give him more
there's a devil crawling along your floor

hâlâ metallica'nınkinin daha leziz olduğu kanaatindeyim.

PS: happy towel day!

samedi, mai 16

dark night of the soul

http://www.npr.org/templates/story/story.php?storyId=104129585
mark linkous artı james mercer artı frank black gruff rhys artı julian casablancas artı nina persson artı david lynch..
dinleyin canım.

orwell'in miller eleştirisi, eleştirileri

referans vermek için çok üşengecim şu anda..
"yetişkin bir insanın içine sığacağı kadar büyük bir rahim arayışı"
star trek'i IMAX'e getirmeyen AFM yönetimini buradan esefle kınamayı kendime borç bilirim. allahsızlar!
quinto bari bi olsa be. n'olur be.

dimanche, mai 10

star trek

yıllar yılı SW'a ihanet etmemek için izlememişim de n'olmuş?
gittim, gördüm, çok beğendim.
jj ağabey'in WIRED editörlüğünü pek tutmasam da, bulmaca temasını sevdim.
böyle işte, pazar, yedekleme çabası versus CRC..

hamiş: e ama geleceğe dönüş böyle mi öğretti bize? koptu kırıldı zaman şimdi?!

mercredi, mai 6

x3

and if i could open my mouth
wide enough for a marching band to march out of
they would make your name sing
and bend through alleys and bounce off other buildings
and it is true what you said
that i live like a hermit in my own head
but when the sun shines again
i'll pull the curtains and blinds to let the light in
sorrow drips into your heart through a pinhole
just like a faucet that leaks
and there is comfort in the sound
but while you debate half empty or half full
it slowly rises
your love is gonna drown
your love is gonna-

mardi, mai 5

i want an ice cream maker

".. in all its hard plastic glory."

dimanche, mai 3

"Just as eating against one's will is injurious to the health, so is study without a liking for it spoils the memory, and it retains nothing it takes in."
Leonardo Da Vinci

morning tunes

cheer up, sleepy Jean- oh, what can it mean to a daydream believer and a homecoming queen?

samedi, mai 2

milliyet yorum

http://yorum.milliyet.com.tr/Yorumlar.aspx?HaberKod=S_1090083

bu yorumlara ne desek boş.

vendredi, mai 1

fifiri says: klavyeme stumble tuşu istiyorum [Reply Now]

mardi, avril 28

gevşek bağlar ya da kavramsal çağrışım

"Resimlerin, karikatürlerin, tiyatroların ve kafe-konserlerin kendisini yeterince halka tanıtmış olmasına rağmen 'aşk simsarı' yün yeleğine ya da renkli, yakasız gömleğine, kasketine, ceplerinden çıkmayan ellerin 'davetkâr' bir hareketle belinden aşağı sımsıkı gerdiği ceketine, sönmüş sigarasına, sesi duyulmayan terliğine bağlı kalmıştır.

unruly boys who will not grow up must be taken in hand
unruly girls who will not settle down they must be taken in hand²

le fait que: istanbul coolu gerçeği.
au lieu de: santralistanbul.


¹ Colette, Avare Kadın, Can Yayınları, İstanbul, 1992, s. 50.
² The Smiths, Barbarism Begins at Home in Meat is Murder, Rough Trade, Londra, 1985.

jeudi, avril 16

steadily emerging with grace

you'll be waiting in vain.
'CAUSE THE SEASON'S CHANGE WAS A CONDUIT.

dimanche, avril 12

the great departure

"In America, culture moved from the embrace of a social code based on self-restraint and virtue to one based on self-gratification; increasingly, the pursuit of self-gratification has led us to intellectual nihilism."
Wesley Allen Riddle

samedi, avril 11

john malkovich (ile) olmak*

bu sabah pera müzesi'nde İFF28 kapsamında john malkovich söyleşisi vardı.
kalktık, gittik.
ceketini merak ediyordum. dün öğle ya da dün akşam giydiği gibi bir şey olacağını ummuştum fakat kendisi bir sabah söyleşisine parıldayarak gelmemeyi tercih etti. (görgü 1 - ayrıksılık o)
"soru cevap olsun" dedi, sıkkın bir ifadesi vardı. ya da bıkkın. ama küçümser değil. klasik sessizlik ile cevap verdik bu ifadeye biz de. sonra eller kalktı, birkaç saçma birkaç güzel soru soruldu. sanırım malkovich en çok oyunculuğun şizofren boyutunu irdeleyen soruyu sevdi, ona cevap verirken gözleri parladı, pamuk dede sakallarının altından yanakları pembeleşti.
tok sesli çevirmen notlar alırken her seferinde onu büyük bir ilgiyle izledi, arada sırada yazdıklarını okumaya çalıştı. belki simültane çevirmen olmak nasıldır, hayal etti. belki bir çevirmeni oynaması teklif edilmişti. belki de adamın yazısı çok güzeldi. tiyatrocu tipli çevirmen nüansları katlede katlede, anektodları evire çevire türkçe'ye aktardı dediklerini. biz ukala bakışlar atarken birbirimize arkadan "ne iyi çeviriyor" dediklerini duyduk, şaşırdık. aslında kötü çevirmiyordu, sadece bazen yanlış çeviriyordu. neyse. buradan konuşmak kolay en nihayetinde.
proje seçerken çok fazla kriterinin olmadığını söyledi, çalışacağı yönetmenin önceki işlerini bilmenin beraber çalışacakları film hakkında çok da fikir vermediğini, iyi film yapmanın çok zor olduğunu ve bu yüzden çok az iyi film çekildiğini, being john malkovich'i çok önce okuduğunda çekileceğini düşünmediğini, başlarda ancak senaryoda john malkovich olmazsa oynamak istediğini ama jonze ile tanışınca o zamanlar "just a kid" streetsmart yönetmen ile çalışmak istediğini, tiyatronun çok daha self-generating olduğunu fakat doğaçlamaya inanmadığını, en büyük ilhamını ilk kumpanyalarından aldığını, bu işe oyuncu kızarkadaşının provalarını izlerken başladığını.. ve daha bir sürü şey. tasarımları için kısa moda filmleri çektiği freud'un torunu bella'nın koleksiyonunu gördüğünü duyunca katılımcılardan birinin, bayağı şaşırdı. ateşli hayranlarına bıyık altından güldü, akıllı hayranlarına ciddi cevaplar verdi. hemen hep uzun cevaplar verdi ama.
azimle notlar almadım bu sefer, dinlemekten ziyade izledim söyleşiyi. bol bol su içtiğini gördüm, bıyıklarını çekiştirdiğini, utangaç gülümsemesini kafama yazdım. söyleşiden ne ummuştum tam bilmiyorum. ama onu tam bulamadım gibi bir his var içimde.
belki de bu hissin nedeni hala tam teşrif edememiş bahara kapıyı kapatıp sunum hazırlamam gerekliliğidir.
bu yazının düşük kalitesinin suçunu da tamamlanmamış iş gerginliğine atıp, susuyorum.
aklıma geldikçe ve sunumdan sıkıldıkça eklemeler yapabilirim.

*parantezakıllı -yaşasın, snigletim oldu, ya da olamadı- başlığımdan dolayı rahatsızım. ama klişenin gücüne bir kez daha yenik düştüm.

vendredi, avril 10

günün sözü

erkmen: 80ler kızım her şey mümkünn :)

jeudi, avril 9

"And we should consider every day lost on which we have not danced at least once."
Nietzsche

mercredi, avril 8

where do you see yourself in five?

anne ben büyüyünce urbanite olacağım.

mardi, avril 7

buğu/buhran

but i won't mind. i won't mind. i won't mind. i won't mind.

mardi, mars 31

lundi, mars 30

kissing on magazine photos

now i am a fat house cat
cursing my sore blunt tongue
watching the warm poison rats
curl through the wide fence cracks

dimanche, mars 29

yerel seçim canlı akış

dördüncü güç- medya!

gürsel tekin diyor ki: "ist büyükşehir %87 açıldı, CHP 41,57% AKP 40,09%."

babuşçu diyor ki: "tekin, toplumu manipüle etmeye yönelik, kendince ucuz ve basit bir mantıkla morallerini bozmaya yönelik psikolojik bir (yorum) yaptılar, biz de bir taraftan arkadaşlarımızın mazbatalarını seçim irtibat bürolarına ulaştırma çabaları sürerken, ciddiyetten uzak kaybetmenin vermiş oldugu psikolojik travmayla böyle açıklamalar yapılmasına tepkisiz kalmayalım dedik. biz tecrübeli bir teşkilatız. ... son gülen iyi güler diyoruz. ... doğru ve etik değil. bizce komik, daha önce dediğim gibi travmayla izah edilebilir. ... arkadaşlardan görevlerinin farkında ve fevkinde olarak mazbatalarını göndermelerini istiyorum."

tekin'den cevap: "sayın AKP il başkanının rahatsızlığını anlamış değilim. hangi veriye göre kazanmış onu da ben kendisine soruyorum. 30% açılan sandıkla nasıl kazandık diyor? telaşlanmasına gerek yok, burada rahatsız olacak bir şey yok manipüle eden bir şey de yok. sonuçta ben YSK değilim, partim adıma elime geçen bilgiyi paylaşıyorum. ... siyaset sürecinde biz bir noktaya geldik, türkiye'nin barış ortamına ihtiyacı vardır, onun üslubuyla cevap vermek istemiyorum. ... kaynağın hiç önemi yok, ben kişisel verileri sizle paylaşıyorum. onlarda varsa onlar da versinler. burada telaşlanacak bir şey yok. AKP telaşlanmış belli ki."

kılıçdaroğlu: "sonuçta bugün bir demokrasi şöleni olduğunu düşünüyorum. üzülerek söylüyorum, bilgisayar sistemleri çökmüş bilgi aktarılamıyor, ciddi endişemiz var. sandıktaki arkadaşlarımızı daha dikkatli olmaya davet ediyoruz. ... YSK'ya her parti destek olmalıdır. elbetteki çıkacak her türlü sonuca saygı göstereceğiz ama bu sonuç manipüle edilmemeli, yurttaşların oylarının oldukları şekilde aktarılmasını istiyorum. AKPli arkadaşları da bu konuda hassas olmaya çağırıyorum. fatih'te elektrikler kesik. ... biz seçimin dürüstlük bağlamında, sağlıklı yapılmasını istiyoruz, saygı göstereceğiz ama tablodan rahatsızız.
muhabir: "AA 43% CHP 40,7% AKP dedi?"
k: "bize böyle bir bilgi gelmedi. sonuç şu: mevcut tabloda sorun var, bizde endişe yarattı bunu dile getirmek istedik. iktidarı göreve davet ediyoruz. burun farkıyla yarışıyoruz şu anda.
m: "darülacize'de AKP dışı oyların iletilmediği yolunda iddialar var?"
k: "bu bilgi bize de ulaştı, sandığa götürülmemişler, kendi aralarında tutanak tutmuşlar."
m: "beşiktaş merkez'de de oy kullandırılmadığı iddiası var."
m: "bu endişelerimizin boyutlarını açar mısınız, net söyler misiniz?"
k: "tutanaktaki veriler bilgisayarla aktarılıyor YSK'na. teknolojide sorun olursa, sonuçlara da yansır. ... daha açık ifade etmek istemiyorum. yanlış aktarılabileceğinden korkuyoruz, sonuçta sağlıklı tutarlı seçim olsun."
m: "ufak bir oranla geride kalırsanız itiraz eder misiniz?"
k: "şimdiden bir şey diyemiyorum, eğer endişelerimiz giderilmezse ederiz. TV farklı vbilgiler veriyor bize gelen farklı. arkadaşlar tartışılan nokta sistemin sağlıklı sonuçlanması, ileride geride olmak değil. yurttaşın sandığa attığı oy YSK’na gitsin."
m: "Bazı kanallar sizi ısrarla geride gösteriyor."
k: "yorum yapmak istemiyorum."
m: "genel seçimde oylar çöplerde bulunmuştu, böyle olmasın diye girişim var mı?"
k: "bu kez seçim sandıklarına sahip çıkmak istiyoruz, çok arkadaşımız sandıklarda. geçmişteki olayların tekrarlanmaması için arkadaşları eğittik."
m: "hangi noktalarda sıkıntı var, CHP’nin güçlü olduğu yerler mi, ondan mı soru işaretleri büyüyor?"
k: "sistem çöküyorsa sorun var demektir, neden önlem alınmadı? iktidar partisini daha dikkatli ve tutarlı olmaya davet ediyorum."

YSK: "Veri akıının yeniden sağlanması için çalışma sürdürülüyor. İstanbul, İzmir ve Adana'dan veri akışı sağlanamıyor."

karayalçın: "tahmin ettiğimiz gibi, bizim 2 puanlık üstünlüğümüzle tamamlanacaktır seçimler. ancak televizyonlardan yeni mahalle'nin ve çankaya’nın bilgileri işlenmemektedir, bu bilgiler televizyona yansımamaktadır. veritabanının yeterince işlememesi gibi bir takım gerekçeler ileri sürülerek bu iki bölgenin oyları TV'ye taşınmamaktadır. bununla ilgili olarak gerekli uyarılar yapılmıştır. ayrıca çankaya’da elektrikler kesiktir, bunun yaratmış olduğu çok ciddi sorunlar var. değişik yerlerde yaşanmaktadır, arkadaşlarımız oralara gitmiştir. ben yalnızca bunları açıklamakla yetinmek istiyordum ama size bu dediklerimi daha da güçlendirecek bir bilgiyi paylaşmak istiyorum:
ankara’da 803 sandık sonucu: 292159. melih gökçek 75625, 58287 mansur yavaş, 58501 karayalçın.
yeni mahalle 139 sandık: 33961. mansur 9340, karayalçın 13280, melih 10347.
çankaya: CHP 86730 MHP 37447 AKP 26408.
ayrıca değişik ilçelerde yapmış olduğumuz ve yansıtılmayan sonuçlar da öngörümüzü destekliyor. rahatsızlık ve üzüntü içerisindeyiz. bütün arkadaşlarımı ve hemşerilerimi sandıklara sahip çıkmaya davet ediyorum."

CHP ankara il başkanı: "tv seçim sonuçlarını veriyor, biliyorsunuz. TV’de il genel meclisi sonuçları korkunç bir manipülasyonla veriliyor.elimizde izmir, adana, çukurova ve ankara'nın sonuçları var. CHP’nin oyları yüzde 19’un çok üstünde. 1994’teki sıkıntıları yaşamak istemiyorum. buradan devletin bütün yetkililerini bu olayların tekrarlanmaması konusunda uyarıyorum. örgütümüze çağrıda bulunuyorm. biz bu seçimleri kazanacağız, ben kampanyanın başlangıcında da, şimdi de bu iddiadayım. arkadaşlarımız sahip çıksın, tutanaklarla kalmasın, torbaları da götürün ilçe seçim kurullarına. sonuçlar açıklanana kadar tüm partili arkadaşar ilçe seçim kurullarında bulunsun."

karayalçın: "çok vahim, rastlantıysa çok kötü bir rastlantı."

muhabir: "CHP 300 avukatı sandıklara yolladı."

tekin: "bazı ilçelerde çökmesi çok manidar, fatih'te ve sancaktepe'de. genel seçimde denenen bu sistem o zaman sorunsuz çalışmıştı."

muhabir: "AKP kesin sonuçlardan sonra açıklama yapmak istiyor. UYAP (ulusal yargı ağı) çökmüş. 15 dakika sonra düzelecek (23:42)."

ben: "UYAP'tan bütün avukatlar tiksinmiyor muydu? hukuk dünyası'nın windows'u olarak biliyorum ben kendisini.."

YSK: "sistem normale döndü." (23:53)

aziz kocaoğlu: "son sonuçta 30'a 57 önde gidiyoruz. önemli bir sonuç, 5 yıllık yolculuğumuzda genel kabul görmemize bağlıyorum. teşekkürlerimi sunuyorum. bütün partilerin adayları izmir'e yakışır bir şekilde centilmence yarıştı. hiçbir belediye başkanlığı adayı bunu yapmazken AKP adayıyla 2 kere açık oturuma çıktık, çok da güzel oldu. ... yerel kalkınma, önce akdeniz'in yıldızı, sonradan da buradan hareketle bir dünya kenti.
muhabir: "piriştina 47 almıştı, yukarı çektiniz, AKP de düştü. neye bağlıyorsunuz, izmirli'nin siyasi kaygısı mı vardı?"
k: "piriştina bizim efsane başkanımız, çok büyük işler yaptı. biz de onun ani kaybıyla geldik, 'yapabilir mi yapamaz mı?'dan büyük işlere geldik, omuz omuza göğüsledik ipi. kendimize has, reklam ve şov bilmeyen bir duruşumuz var, halktan biri olmamızın ve kişiliğimizin etkisi ve başka faktörler."
m: "30'da 30 hedefiniz vardı?"
k: "26, 27 kesin. birkaç ilçemizin sonuçları kesin değil. 2004'e göre hem metropol sınırları içerisinde hem de metropol sınırları dışında 10 ilçede çok büyük başarı elde ettik. açılmayan sandık olan ilçeler var."
m: "ankara ve istabul'da manipülasyon iddiaları vardı, izmir'den YSK'na veri gitmedi dendi?"
k: "bir ara AKP 29 biz 58 idik, AKP 34 biz 53'e geriledik, sonra düzeldi. kılıçdaroğlu'na ve karayalçın'a çok dikkatli olmalarını, tutanaklara dikkat etmelerini önerip başarılar diliyorum."
m: "sizin önleminiz neydi?"
k: "imzalı sandık sonucunu almak ve dökümünü yapmak her türlü manipülasyona karşı en önemli önlemdir. ... kesin sonuca ulaşıp kontrolü sağlamak mümkündür."

mansur yavaş: "YSK'yı, il ve ilçe seçim kurullarını ve emniyet görevlilerini göreve davet ediyorum, belediye araçlarının sandıkların yakınından uzaklaştırılmasını talep ediyorum, açıklamam bu kadardır. bizdeki rakamlar 36 gökçek, 34 yavaş, 31 karayalçın."

tayyip: "demokrasi tarihimizin önemli bir dönüm noktası olan seçimler sonuçlanmak üzere. öncelikle sonuç aziz milletimiz, ülkemiz ve tüm yerel yönetimlerimiz için hayırlı olsun. aslında bugün sevinçliyiz. millet iradesi bir kez daha ülkemizin demokratik olgunluğuna yaraşan şekilde tecelli etti, ancak buna gölge düşürme gayreti içinde olanlar var. çok ilginçtir, TV izliyorum, parti temsilcileri yok elektrik kesildi yok sorvır (server demeye çalışıyor) başladılar. şimdiden şaibe düşürme gayretine girmeyi etik bulmuyorum. aslen demokrasimiz gücüne güç katmıştır. hüzünlüyüz, seçime günler kala kahramanmaraş'tan gelen malum haberle sarsıldık. demokratik olmasını istediğimiz seçime günler kala yaşanan olayla üzüldük. milletimizin hür iradesiyle bir kez daha sandıklara gittik. türkiye'yi ileri hedeflerine götürecek olan bir demokraitk bir seçim yaptık. sayımlar yapıldı, birleştirme bordrolarını tamamlıyoruz, tamamlıyorlar. özellikle altını çizmek isteidiğim husus, seçimin rakamsal sonucu n'olursa olsun kazanan milletimizin aziz iradesi, demokrasi, türk milleti olmuştur. AKP kurulduğu andan itibaren milli iradeye saygılı olmuş, halkımızın gösterdiği irade ile yol almıştır. her seçimi halktan bir mesaj oalrak gördük, bunu doğru okumaya çalıştık, ona göre siyasetimizi şekillendirdik. ana eksenimizi belirler millet iradesi. bundan sonra dersimizi farklı şekilde çalışmaya devam edeceğiz. başarıdan da başarısızlıkltan da ders çıkarmayı siyasetin kalitesini yükseltmek için önemli görüyoruz. bu çerçevede önümüzdeki günlerde daha kapsamlı değerlendirmeler yapmamız önem taşıyor. seçilen arkadaşlarımızın sırtına emanet yüklenmiştir. emaneti taşımak emin olmayı, dolayısıyla vakur olmayı gerektirir. bizim sevincimiz başkasının üzüntüsü olamaz. adalet ve kalkınmaya gönül vermiş kadrolar olarak ne merkezi ne yerel düzeyde bize oy verenle vermeyen arasında ayrım yapmadık, yapmayacağız. hizmet verirken, kaynak dağıtırken ayrımcılığa tenezzül etmedik, etmeyeceğiz. her kazanana eşit mesafedeyiz. hepsini kendi partimizden gibi görüyoruz. millete hizmet için onlara yaklaşacağız. sandıktan çıkan başkanlara da bunu salık veriyorum. 6,5 yıldır hükümette, 5 yıldır yerel yönetimlerde çok hizmet verdik ama daha çok işimiz var. biz zümre, kavim, kabile, bölge siyasetini elimizin tersiyle reddettik. belki bedeli de oldu, ama bunu ödemeyi göze aldık. 3 kasım 2002, 28 mart 2004 ve 7 temmuz 2004'teki gibi milletimizin takdirine saygımız sonsuzdur. il genel meclisi ve belediye başkanlığında muhalefetin toplamı AKP'den az ya da ona denk. AKP oy yüzdesinde CHP ve MHP'nin toplamını geçmiştir. yani AKP kendi kendisiyle yarışmıştır. sonuç güvenoyudur. meydanlarda hep bir şey dedim, bu seçimin birinci partisi kim olacak? önemli olan budur. birinciliği hedeflenmeyenleri yorumcular değerlendirmektedir. toplumsal merkezdeki yerini pekiştirmiş, tüm türkiye'yi kucaklayan bir AKP var. AKP'yi masaya yatır, 81 vilayette göreceksin, diğerlerine bakınca bu yok. biz tüm türkiye'deyiz, diğerleri belli bölgelerde. yeniden koşuya devam, durmak yok hizmete devam. halkımızın hizmetindeyiz, atatürk'ün de ifade ettiği gibi millete efendilik yoktur, millete hizmet vardır. imkanlarımız ve kaynaklarımız artsın ve adaletle paylaşılsın diye, türkiye güçlensin ve dünyayla yarışsın, kimse aç açıkta kalmasın diye, gencin kadının emeklinin yüzü gülsün, marka şehirlerimizin vizyon şehirlerimizin sayısı artsın diye çalışacağız. her kesimi her bölgeyi demokrasi, adalet kuşatsın diye, türkiye atatürk'ün koyduğu muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıksın, güven ve istikrar daim olsun diye koşacağız. sonuna kadar demokrasi, hukuk, adalet. TC devleti'nin demokratik, laik, sosyal hukuk devleti olduğu noktasından hareketle. türkiye eski kaos ve kriz günlerine dönmeyecektir bu demokrasi ile. yarın kimse millete haksızlık yapmasın, sandıktan çıkan iradeyi kimse küçümsemesin. siyaset kurumu bunu iyi yorumlasın bir bütün olarak. hepimiz türkiye ölçeğinde büyük düşünelim. vatandaşlarımız müsterih olsunlar, ülkemiz bugün dünden çok daha güçlüdür. bugün yeni bir gündür, yeni bir süreç başlıyor. seçim sürecinde maksadını aşan söylemler artık bitmiştir. demokratik rekabet çoğulcu demokrasinin gereğidir. TV'de bazı şeylerin yanıltılarak ifade edildiğini gördüm. AKPliler'e şunu ifade etmek istiyorum. sizler nasıl davranacağını biliyorsunuz, ilçe seçim kurullarını takip ediniz, işi ihmal etmeyiniz. bu ifadelerim diğer partiler için de geçerlidir, önemli olan hak yerini bulsun, saptırmalar ya da hafıza kayıtlarında soru işaretleri olmasın. nihai olmasa da değişme şansı azalan sonuçlara göre, 11 büyükşehir ile seçime girmiştik, birini kaybettik.
16'nın 10'u bizde. öbür taraftan 65 il belediyesi'nin 36'sı AKP'de."
muhabir: "kendimizle yarışıyoruz dediniz, ortaya çıkan tablo sizi tatmin etti mi? her seçimi mesaj olarak da algıyorum demiştiniz."
t: "bana önceden de tahminler sorulmuştu, iki kriterimin olduğunu söylemiştim ilki 28 mart 2004 seçimleridir, yerel seçim bazında. birinci kriter işliyor, nihai rakamlarla değerlendireceğiz. 42 puandı o zaman. ikinci kriter 22 temmuz'dur. il genel meclisi oylanarında orayı yakalamayı hedefleriz demiştim, eski oyumuzu alamadığımız görünüyor. süreç içerisinde arkadaşlarla değerlendirmemizi yapacağız, niçin bu noktaya düştük, eksiklerimizi gidererek bundan sonraki sürece o şekilde gireceğiz."
m: "ilk sorum: iddialı bir siyasetçi olan RTE'ye bu rakamlar yetti mi? ikinci: seçimden önce kabine revizyonu için seçimden sonra demiştiniz. kabine revizyonunda seçim sonuçları etkili olur mu?
t: "bana göre siyasetçinin iddiasızı olmamalıdır. bu oranlar beni tatmin etmiş değil, daha ileri olmasını isteriz, onun için söylüyorum, nerede eksiğimiz var, gidereceğiz. her partinin tek hedefi var; AKP. buna ek olarak birçok medya grubuna karşı mücadele verdik, üstüne üstlük küresel finans krizi ortamındaydık. meydanlarda konuşulan sadece yerel yönetim değildi. ikinci soruya cevap olarak seçimle bağlı olarak da olmayarak da revizyon yapılabilir. eninde sonunda 6,5 yıldır iktidarda olan bir partiyiz, kimse hep orada oturacak değil, biz de orada oturacak değiliz."
m: "diyarbakır, van, siirt kazanılamadı. bu meseleye bakışınız vardı, buraları kaybetmiş olmanız bu meseleye bakışınızı değiştirir mi? 2004'te trabzon'a üzülmüştünüz, bu sene sizi böyle üzen il var mı?"
t: "biz yerel yönetimi kimlik siyasetiyle değil, hizmet ve eser siyaseti olarak gördük, temel ilkemiz buydu. gördük ki hizmet siyaseti pek tutarlı olmuyor,kimlik siyaseti ağır bastı oralarda. bir gözden geçirme yapacağız. trabzon'da merkezi yönetimle ilgili seçime bakınca muhteşem bir sonuç, yerelde ise imkansız. şimdi trabzon'dan bu sonucu almak bizi mutlu etti, niğde ve ardahan bizi mutlu etti. van ve siirt, doğrusu, üzüldüğüm iller oldu. bitlis devam etti. manisa, balıkesir'de verilen hizmetler anlatılır gibi değil. nasıl aldık, nasıl verdik. bunları inceleyip adımlarımızı atacağız."
m: "istanbul ve ankara polemikleri? ilk açıkladığınız il antalya oldu, belki en çok ziyaret ettiğiniz ildi. sonucu nasıl buluyorsunuz?"
t: "çok ama çok anormal buluyorum. saygım var, o ayrı. 28 kere hizmetlerin açılışı için gittim. tarihinde görmediği hizmeti bizim 5 yıllık dönemimizde gördü. demek ki bu kadar hizmet karşılık bulmuyor, bundan dolayı üzüntülüyüm. istanbul ve ankara'yla ilgili adeta bir tahrik yarışı var. bize gelen mazbatalarla süreci takip ediyoruz. gölge düşürme kaygısı var. belediye otobüsleri gelmiş, talep edilmiş gidilmiş. ışıklar sönmüş, e söner. serverlar çalışmıyor, muhattabına sor. yıllar yılı seçimler yapılıyor. gölge düşürme çabası yanlıştır. sandık görevlileri vardır. buralardan sonuçlar çıkarmaya, istenilen sonuç elde edilmezse böyleydi böyle oldu demeye hakları yoktur. bizdeki sonuçlara göre adaylarımız iki ilde de öndedir.
m: "şanlıurfa ve sivas? yarın siz bir manşet atmak isteseniz AKP tablosunu nasıl çizerdiniz?"
t: "çizmeme gerek yok, ikinci ve üçüncü partilerin toplamından fazla oy aldık. arkadaşlar biz ilke partisiyiz. şu anda şanlıurfa'da kazanan şahsı kendimizden aday yapabilirdik, takım oyununa uymadıkları için yapmadık. adana'da da öyle. ilkemiz uğruna gerekirse il kaybederiz. siyaset kolektif bir oyundur, buna uymayan insanlarla olmaz. böyle yaptık, böyle yapacağız."

önder sav: "seçim kurullarında sandıkları değişik yerlere yönlendirip kaydırma çabaları vardır. örnek: dikmen. hem iktidar hem YSK gerekli önlemleri almakla mükellefken, türkiye'nin kaderini etkileyecek bir günde büyük bir laçkalık işletilegelmiştir. anayasal bir kurum olan YSK denetiminde yapılması gereken bir seçimlen, siyasi organın ağırlığı çok büyüktür. seçim kurullarında AKP'li bakanlar vardır, biz içeri alınmazken onlar içeride yargıçlarımızı etkilemeye çalışmaktadırlar. onurlu yargıçlarımızın etkiye maruz kalmayacaklarına inanıyorum. nedir bu telaş? yine '81 ilde varız' diye mezarlıkta türkü söylüyor. ama zeminin ve AKP'nin ayaklarının altından kaymakta olduğunu görüyor, sitemini, endişelerini, geleceğe yönelik korkularını paylaşıyor. 52 değil 38'e düşüyorlar, CHP'ye biçilen 15'in üzerindedir CHP. seçim kalelerini kaybediyor. kalıcı olamayacaklarıdır. bu bir çöküşün başlangıcıdır. araba yokuş aşağın inmeye başlamıştır, süratle inmeye devam edecektir. ... iktidar seçimin gerçek sonucunu göstermelidir. kaymakamlara, valilere, emniyete emir vererek sonuç saptırılmamalıdır."

benden bu gecelik bu kadar.



vendredi, mars 27

bells of division

the grass was greener.
the light was brighter.
the taste was sweeter.
the nights of wonder with friends surrounded.
the dawn mist glowing.
the water flowing.
the endless river.
forever and ever.

jeudi, mars 26

elif'e açık mektup

beğenmedin, hevesim kırıldı.
seni evimde zahiri misafir etmekten bıktım ayrıca, cidden gel (:

dimanche, mars 22

pies and pies and pies and pies

18
00:01:12,860 --> 00:01:15,540
And the party began.
19
00:01:35,830 --> 00:01:38,880
Until the party stopped,
20
00:01:38,890 --> 00:01:43,340
and young Ned learned that even a
forkful of immediate gratification
21
00:01:43,380 --> 00:01:47,760
can lead to a world of
grave consequences .

samedi, mars 21

babacan'ın beyni fırtınalarda

simidim var, gevreğim yok.
nane çayı içiyorum ama fas'taki gibi değil- lars'a fas maili yazılmalı.
(AMAN ALLAHIM NE KADAR ENTERNASYONEL BIR BLOG YAZARI!!)
sabahın köründe ceylan'a gittim, döndüm, su forumu sekreteryası'nı kınıyorum buradan.
beyin fırtınası'nda babacan'ı izliyorum. nasıl amerika'yla ortak dış politika yaratılacak, ondan bahsediyor. neo-osmanlı sorusunu şık bir fiskeyle iteledi, bakalım tamamen bertaraf edebilecek mi?
uykum da kaçtı.
-"abd bunu türkiye'nin rol çalması olarak değerlendirebilir mi?"
-"bazı lobiler rahatsız olmuş olabilir."
-"eski yönetimle obama'yla olduğu kadar yakın olmadığımız söylenebilir mi? mesela suriye konusu.."
-"biliyorsunuz bush yönetimiyle 2003'te yaşanmış sendrom, artık gizlemeye saklamaya gerek yok, iktidarımızın da ilk yılıydı, kolay bir dönem olmadı. ancak bizim iktidarımızın da farklı bir duruşu vardı, türkiye alışılagelmiş tepkilerini vermedi. farklı düşmekten korkmadı. son zamanlarda işler rayına girmişti doğrusu, mesela ırak, en çok işbirliği yaptığımız alan oldu. iyiniyetimizi, gizli oyunlarımızın olmadığını gördüler ırak üzerinde, bu da güveni oluşturdu. ilk suriye temaslarında problem çıkardılar ama sonradan merakla sorar hale geldiler ne soruyorlar diye."

hayır raportörlük yapmak istemiyorum bugün daha fazla.

ama HB kahraman bastırıyor: neo-osmanlıcılık!
-"uyguladığımız politikayı birkaç kelimeye sığacak, etiketlenecek bir politika olarak görmüyorum. neden dersiniz, aktivite alanımız eski osmanlı coğrafyası değil ki."
HBK:
-"o yüzden yeni diyorlar.."
-"sahara altı afrika, siyah afrika'da 15 büyükelçilik atmak istiyoruz mesela."
F. Koru:
-"o zaman osmanlı'nın yarım bıraktığı işi tamamlıyorsunuz da denebilir.."
-"tabii, nereden baktığınıza bağlı ama o kelime kullanılmamalı, bazı ülkeler veyahut gruplar rahatsız olabilir, leyhimize kullanabilir. temel hak ve özgürlükler vurgulanmalı dış ilişkilerde de. misal, ufak bir afrika ülkesinde darbe olacaktı, kontağa geçtik, ne yapabiliriz dedik, istediklerini yaptık- darbe olmadı."
F. Koru:
-"peki neden orayla ilgileniyoruz?"
-"bu akp'nin türkiye vizyonuyla da ilgili. (isolationisme'in biteceğini anlatıyor uzun uzun) türkiye bir konferansta konuşacağı zaman salon susup dinliyor. önemimiz artıyor, türk işadamlarının işi kolaylaşıyor (dayanamadı patates soktu araya sudan'dı taze mısırdı..). türkiye'nin kültürünü dinini tanıtalım istiyoruz."
FK:
-"uluslararası örgütlerde de faydasını görüyoruz?"
-"BM Güvenlik Konseyi.."
-"İKÖ.. belki NATO'da da aday göstermeliyiz, başarırız?"
-"belki.."
HBK:
-"ortadoğu'ya dönersek, 2010 sonuna kadar ABD'nin Irak'tan çekilmesi olası mı?"

vesaire vesaire.

jeudi, mars 19

faux goth

i tried to do handstands for you.
but everytime i fell for you.
i'm permanently black and blue, permanently blue for you.

i grabbed some frozen strawberries so i could ice your bruising knees.
but frozen things they all unfreeze and now i taste like all those frozen strawberries i used to chill your bruising knees.
hot july ain't no good to me, i'm pink and black and blue.

i got bruises on my knees for you.
and grass stains on my knees for you.
got holes in my new jeans for you.
got pink and black and blue.

for you.

lundi, mars 16

oh, jerry.

1
00:00:02,440 --> 00:00:04,078
I love it when people
are complimented on their clothes.
2
00:00:05,680 --> 00:00:08,148
And they accept the compliment
as if it was about them.
3
00:00:08,320 --> 00:00:11,517
Nice tie. Well, thank you.
Thank you very much.
4
00:00:11,840 --> 00:00:16,391
The compliment is for the tie.
It's not for you. But we take it.
5
00:00:16,600 --> 00:00:19,831
And that's the job of clothes.
To get compliments for us.
6
00:00:20,000 --> 00:00:22,116
Because it's very hard
to get compliments...
7
00:00:22,280 --> 00:00:25,590
...based on your human qualities.
Right? Let's face it.
8
00:00:25,760 --> 00:00:27,955
No matter how nice you are,
nobody is gonna say:
9
00:00:28,120 --> 00:00:30,076
"Hey, nice person."
10
00:00:30,760 --> 00:00:34,639
It's much easier to be a bastard and
just try and match the colours up.

jeudi, mars 5

you don't want to know

378
00:17:20,535 --> 00:17:21,800
Magic is cool.
379
00:17:22,100 --> 00:17:24,700
Actual magic is oxymoronic.
380
00:17:25,600 --> 00:17:26,965
Might not even be oxy.

lundi, février 23

gibert jeune

the glare and hurry of broad noon are not adapted to idle pursuits like mine.
dickens, st michel.
cliché.

mercredi, février 18

http://en.wikipedia.org/wiki/Konrad_Lorenz

"Every man gets a narrower and narrower field of knowledge in which he must be an expert in order to compete with other people. The specialist knows more and more about less and less and finally knows everything about nothing."
Konrad Lorenz

vendredi, janvier 2

yönlendirme döngüsü

Açılmaya çalışılan konum hiçbir zaman sonlanmayacak bir yönlendirme döngüsüne girdi. Tarayıcı istenen öğeye ulaşmayı denemeyi bıraktı. Site tarayıcının isteğine hiçbir zaman sona ermeyecek bir yönlendirme döngüsü ile yanıt veriyor.

allah canını almasın firefox.