dimanche, novembre 25

bir saat aldım hayatım değişti..


..sürekli saatime bakıp durmaktan başka iş yapamaz oldum.
yaklaşık bir aydır sabahları okula giderken ve akşamları eve dönerken bu mükemmel saati görüp, alsam mı acaba ama ne kadardır ki acaba diye düşünüp duruyordum. sonunda 2 gün evvel arkadaşlarıma saati gösterirken birden gaza gelip alıverdim. tabi bunda eski saatimi evin içinde bir yerlerde kaybetmiş olmamın da payı var. (hayır odam karışık değil!)
batan geminin malları imiş bu saatler üretici fabrika kapandığı için. aslında sitesinde daha bi ton saat beğendim ama piyasada bulmak biraz zor sanırım
insan az paraya güzel tasarımlı ürünler alınca çok hoşuna gidiyor..bazense kıytırık tasarımların bir ton parayla satılmasına gıcık oluyor : )

jeudi, novembre 22

muzlu çay!?

bugün beşiktaşta bi nargilecide muzlu çay denen bir şey içirdi arkadaşlarım bana: böyle muzlu pudingin daha sıvısının sıcak versiyonu gibi..çayla uzaktan yakından alakası yok..bi tek ben beğenmedim yedi kişinin arasında..sonra bi de kalkıp bu vodka jellyshottan daha güzel dediler. ne cür'et!
yeniliklere açık olmak güzel ama maddenin doğasına da bu kadar aykırı olmamalı..çay dediğin en azından şeffaf bir sıvı olur..


fotoları bekliyorum cansu ^^

vendredi, novembre 16

gereksiz ama bakması güzel.


sephora'nın parlatıcılı yüzüğü imiş yandaki.
vaktinde bizim padişahlar da bunlardan kullanıyormuş sephoracığım.
yalnız abdülhamit şeftali allık ya da gece siyahı zehir tercih ediyormuş içinde.
başlığı étiquette yapmalı aslında, zira stumbleupon olsun, dA olsun, google olsun; internette gezinmelerimiz genel olarak bu tarz objeler üzerine oluyor. sonra dayanamayıp alıyoruz, odaya sığmıyor, toz yapıyor, kayboluyor, üzüyor.
eşya bağımlılığı kötü 1 şey, hiç tavsiye etmiyorum
peki nerede benim ÖSS'ye girdiğim kalemim acaba..

jeudi, novembre 15

"vizesiz avrupa" siyaset meydanı'nda.


elif: "ben yazımı değil tokamı göstereceğim!"

your full of smith dinliyorum. live, 1985. (IDTag'i boş mp3lerden pek hazzetmiyorum, yine de bootleg arşiviyle bizi ihya eden ükela ispanyol'a da burdan şükranlarımı sunmamazlık etmeyeceğim.)

denizko'nun 2004 tarihli yorumu nedense kaybolmuş blogdan, mana veremedik. yapması yazmasından eğlenceli miydi ne. hani hedefe ulaşmak değil de yolun tadını çıkarmak.. yok, pek olmadı.

sanırım daha fazla zorlamamak lazım,
zaten yarın magali boumaza bizi bekler, histoire des idées politiques.

ouais bébé.




öhöm öhöm.

yıllardan sonra,
yollardan sonra,
yeniden yanyana onlar.

vize vakti ilham gelmemesi garip olurdu zaten, değil mi?
ismimiz değişti (tr.cx yüzünden görülemiyor fakat kendisi "where shall we have dinner?").
birinci çoğul şahıs olduk: sevgili elif, online hayatımın yarısını yeterli yaşam alanı olarak görmüyor olacak ki, partner oldu blogumuza. iyi de yaptı. geçici resim olarak da onun yaptığı bir tokayı yapıştırdım hemen (adsensesiz de şahane reklam oluyor).
yarın sabah latince! sonra idare! sonra o.pamuk ile neşeli uluslararası iktisat saatleri..
enfes.

iyi geceler herkese. burayı sadece elif okuyacak olsa bile (: