jeudi, janvier 20

ortaköy' de bir gece vakti

...
d.' ı tek düsündüren askerlikti. üniversiteye yazilmazsa askere gitmek zorunda kalacak, film isi iyice suya düsecekti. yenilgi baslangicinin tatsiz boguntusu kavriyordu yüregini. sofradan kalkti. fakülteye yazilirim herhalde, diye düsündü. annesine, hukuk' u kazandigni soylemeden odasina kapandi. yatagina uzandi. parasizliktan türkiye' ye dönmek zorunda kalinca ister istemez ayrildigi g.' in yüzü geldi gözlerinin onune.
...
birlikte sürttükleri paris kahvelerinde, asklari hakkinda soru soranlara, gerekli olduguna inandiklari bir umursamazlikla, " ne demek asik olmak? birlikteyiz ya" derlerdi. g. boylesi düşünceleri dile getirmekte d. ' den daha ustaydi. söyle derdi o: " birbirimize rastladik, otomobil kazasi gibi bir olay bu, insana otomobil carpti mi, yoluna devam edemez.simdi iyilesene kadar birlikte olmak zorundayiz. sonra yolumuza devam edecegiz." boyle gelistiriyorlardi sozlerini, birbirlerini seyrettiklerini soyluyorlardi. g. d.' ın hosuna gidecegini düsünerek soyle diyordu: "seyircilik onemli ama dural bir sey olmamali, burada bir otomobil kazasi oluyorsa , uzak bir yerde bir savas oluyor, daha uzak bir yerde bir ihtilal oluyor; olay ve cografya degistirmeli seyircilik... ses hizina ulasmak gerekiyor bunun icin, bu durumda gozlerimizi birbirmize dikip bunun adina ask demek budalaligini baskalarina birakalim.." d. de g. 'nin hosuna gitmek icin buna benzer seyler soylerdi, boylesi konusmalari gelistirmek bir noktadan sonra oylesine kolay ki. güzel , aci, buruk bir fransiz kahvesi icmek gibi.. dinlendirici, acitmayan.. eglendirici! "
...

Aucun commentaire: